Bazen insanın yeryüzünde yaptığı yorucu, sıkıcı ve monoton gezilerden sıyrılıp iç alemine inmesi gerekmektedir. İçindeki tadilatların, yenilenmelerin gidişatını kontrol etmelidir. Bunu bugün yapabilmenin huzuruyla kaplı tüm iç alemim. Kulağıma deruni bir müzik, koluma fotoğraf makinemi takarak bedenimi Çankırı sokaklarına ruhumu ise kendiyle başbaşa bıraktım. Bu kısa ama hafifletici gezimden objektifime yansıyan kareleri, ruhu eskilerde kalmış tüm insanların iç alemine hediye ediyorum. Buyur seyreyle azizim;
Yaklaşan sonbaharın en güzel renkleriyle döşenmiş Çankırı sokaklarında hep birlikte gezelim. Hem böylece ülkemizde hala bazı insanlarımız tarafından bilinmeyen Anadolu’nun bu sakin ve sıcak şehrini birlikte yeniden keşfetmiş oluruz.
Bugün tanıştığım bu tatlı kedi benim 10 yıllık kedi fobimi yenmeme vesile oldu. Huzurunuzda ona teşekkür etmek istiyorum.
Her gün okula giderken geçtiğim bu yol bütün bu dünyanın süsünün, çekiciliğinin geçici ve sahte olduğunu hatırlatır bana.
Ve her gün geçtiğim bu tren yolu uzaklarda yaşıyormuş gibi gelen düşlerime ulaştırır beni.
Ancak buradan her geçtiğimde kestane aşkım son haddine ulaşıyor ve cüzdanımın içini düşününce nefsimi dizginlemeye çalıştığım uzun bir süreçten geçiyorum. Yine de bana poz veren abiye teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Sokakları en çok güzelleştiren çocuklardır. İçi harabeye dönmüş insanların yıktığı, bombaların düştüğü, kardeşin kardeşinin kanını nehre döndürdüğü, birbirine selamı çok gören yalnız insanlar topluluğu olan şehirlerin bile sokaklarını sadece ama sadece çocuklar güzelleştirebilir.
Yaşamımız bir minare gölgesinde güzelleşir ve anlam kazanır. (Yer:Sultan Süleyman Camii )
Minarelerimiz ile Hilalimiz yan yana durduğu sürece bizler de yeniden doğmak için her zaman hazır olacağız. (Yer: Buğday Pazarı Medresesi)
Pencereler, içerdeki insanların duvarlarını kırıp yansıttıkları iç dünyalarıdır, bir dışa vurumdur.
Ve iç dünyaların kelimelere dönüşme sürecinde ağzımızın tadını daim eyleyen çaylarımızı himaye eden çaydanlıklar en eskisinden Çankrı Buğday Pazarı Medresesi’nde.
Ve bazen de duygularımız bir tuz üzerinde şekil alır, anlamlaşır. Duyguların ve emeklerin sonunda birer sanat eseri oluşur ellerimizde.
Ama en önemlisi duygularımızın, düşüncelerimizin temelini atan beni biz yapan kültürümüz, geleneklerimizdir kopmamamız gereken. Çankırı bu yönüyle tam bir eski ruhlar diyarıdır. Özünden kopmamış insanların samimi “abisini” sözcükleriyle karşılar misafirini. Bir tek eteği dizinin üstünde kalmış, elleri birbirine sahtekarca çözülmek üzere bağlanmış, emanet olarak aldıkları evlerin altını üstüne getirerek bırakan, tanıdık gelmeyen kız ve erkeklere alışamamıştır. Çünkü bunlar bize ait şeyler değildir. Bu nedenle Çankırılılara yobaz, içine kapanık diyorlar eğer bunları kabullenmemek yobazlık ise evet dibine kadar yobazlar. Yaranlık kültürünün sağlam temelleri üzerine kurulmuş bu şehir için yobaz kelimesi ne kadar iğreti duruyor değil mi?
Ama en önemlisi duygularımızın, düşüncelerimizin temelini atan beni biz yapan kültürümüz, geleneklerimizdir kopmamamız gereken. Çankırı bu yönüyle tam bir eski ruhlar diyarıdır. Özünden kopmamış insanların samimi “abisini” sözcükleriyle karşılar misafirini. Bir tek eteği dizinin üstünde kalmış, elleri birbirine sahtekarca çözülmek üzere bağlanmış, emanet olarak aldıkları evlerin altını üstüne getirerek bırakan, tanıdık gelmeyen kız ve erkeklere alışamamıştır. Çünkü bunlar bize ait şeyler değildir. Bu nedenle Çankırılılara yobaz, içine kapanık diyorlar eğer bunları kabullenmemek yobazlık ise evet dibine kadar yobazlar. Yaranlık kültürünün sağlam temelleri üzerine kurulmuş bu şehir için yobaz kelimesi ne kadar iğreti duruyor değil mi?
Sözün bittiği yerde artık sizleri Çankırı sokaklarında bir başınıza bırakıyorum. Sakın korkmayın her ne kadar pek tanımasanızda buraları kendi memleketinizin topraklarında geziyormuş gibi henüz yağmış yağmurun ıslattığı toprağın kokusunu içinize çeke çeke gezebilirsiniz. Kalın sağlıcakla…